Busan’da Neler Yedik?
“Busan’da genellikle domuz ürünü yiyecekler bulabilirsiniz” dedi
Yongsik Oppa. “Ama korkmayın ben sizin damak zekinize uyacak yerleri biliyorum.”Ve
sonrasında arabayı bir hamburgercinin önüne çekti. İnsan tabi biraz şaşırıyor.
Aklımızda deli sorular… Durum o kadar mı vahim?
“Seoyeong Unni bize yiyebileceğimiz yemeklerin bir listesini hazırladı”
dedim. “O bilmez. Sen beni dinle” dedi. Bu arada Seoyeong Unni de Tayvan’da
yaşayan bir Koreli ablamız. Seoul’den biri olduğu için Busan’ı çok da iyi
bilmiyor. Kendisi de söyledi zaten. Ama orada popüler olan şeyleri biliyor
haliyle. Zaten biz de hamburgercinin önüne geldiğimizde, kimi dinlememiz
gerektiğini anlamıştık.
Ne yiyebileceğimiz bilgisini Seoyeong Unniden, nerede yiyebileceğimiz
bilgisini de Yongsik Oppadan alarak orta yolu bulduk.
Yılan Balığı Yedik ~
Kaldığımız otel metronun Jagalchi durağının oradaydı. Bu bölge balık
çarşısı ile meşhur bir bölgeymiş. Biz de nasıl olduğunu merak ettik. O yüzden bir
akşam Yongsik Oppa bizi yılan balığı yemeye götürdü.
Tadı biraz yavan geldi diyebilirim. Daha sonradan duyduğuma göre yılan
balığının kalın kabuğu yüzülüp yeniyormuş. Ama bizim yediğimizde gerçektan
kalın bir deri vardı ve çiğnemesi biraz zordu. Tam pişirirken bir anda dilim
halindeki kuyruğu hareket etti. Biz Melekle bakakaldık. Bu balığın taze
olduğuna işaretmiş. Bunun iyi bir şey olduğunu söylediler. Ama yine de o
görüntünün uzun bir süre hafızamdan silinmeyeceğine eminim.
Sonunda ben yemeyi beceremeyince, Türk usulü, açtım derisinin içindeki
beyaz eti ve hamsi yer gibi ellerimle yemeye başladım. Seoyeong Unni şaşkın
gözlerle bana baktı ve “Türkler böyle yiyor demek ki..” dedi.
NeNe Chicken ~ Böyle bir tavuk yok!
Kore’de tavuk-bira diye bir adet olduğunu duymuşsunuzdur belki. Bu yüzden
tavuk dükkanları bir hayli mevcut. Kendilerine has soslarla yapıyorlar ve
çoğunlukla acısız istediğiniz bir menü bile acılı gelebiliyor. Bu Korelilerde,
yemeğe tuz katmak kadar normal bir şey haline gelmiş. Yani acısız yok; az acılı
veya çok acılı var.
Yine böyle ne yesek girdabına girdiğimiz bir gün, bu sefer de tavuk
yiyelim dedik. SeoYeong Unni bize burada NeNe Chicken’ın çok meşgur olduğunu ve
Ban-Ban (yani yarım-yarım) diye bir menülerinin olduğunu söyledi. Bu menünün
yarısı acısız yarısı Sokcho’da yediğimiz gibi soslu geliyor ve bir şişe de
kolası ile 18.000 won.
Tavuk deyip geçmeyin. Yok böyle bir tavuk. İçerisinde acı olmayan
değişik bir baharat var ve tavuğun içi sulu oluyor. Yani Popeyes’taki gibi bir
tavuk sepetiniz oluyor ama tavukları kuru değil. Ben bu lezzeti daha sonra Seoul’de
de aradım ama bulamadım. O yüzden Busan’da, eğer şansınız varsa, mutlaka
deneyin derim.
Hot dog değil ~ HOTTEOK
Seoul’deki arkadaşlarımız, Busan’a geçeceğimizi öğrendiklerinde “Orada
mutlaka ‘hotteok’ yemelisiniz” demişlerdi. Tabi bu ses olarak “hot-dog” gibi
bir çağrışım yapınca önce anlamamıştık. Daha sonra fotoğrafını gösterdiklerinde
ise ne yalan söyleyeyim ben kokoreç gibi bir şey algıladım.
Seoyeong Unni bizi sokak satıcılarından birinin önüne çekti ve “Bundan
yemek ister misiniz? Çok meşhurdur” dedi. Tabelayı görünce birden bende jeton
düştü. Ben aslında “hotteok” u çok yanlış anlamışım!!
Hamurun içerisine bir sos koyup yağda kızartıyorlar. Bu şekilde bakıldığında
biraz bizdeki akıtmaya benziyor. İçindeki sos bana Gyeongju’da yediğimiz soya
fasülyeli pingsuyu hatırlattığı için böyle bir tahminde bulundum. Ama tam
olarak bilmiyorum. Kızaran bu tatlının içinde bir kabarcık oluşuyor ve bunu bir
makasla kesip içini ay çekirdeği, kabak çekirdeği, çam fıstığı, badem, kuru
üzüm gibi enerji deposu çerezlerle dolduruyorlar. Tadı damağımda kaldı desem
sanırım az söylemiş olurum.
Restoranda tek başına yemek sipariş verememe adeti ~

Busan'da ne yiyeceğimize karar verme çabaları bizi çok yorunca, son günümüzde kendimizi bir pizzacıda bulduk.
Sevgiyle,
Suzy
Yorumlar
Yorum Gönder